Kral Tepesi Fısıldıyor
“Kıbrıs/ Doğu Akdeniz Üniversitesi öğretim üyelerinden iki arkadaş Karpaz yarımadasında yer alan Kaleburnu köyünde, Haziran 2004’te bölge sakinlerinin Kral Tepesi dedikleri alanda yürüyüş yaparken, ilgilerini çeken bir taşı kaldırırlar ve taşın altında bir pithosun içerisinde çok sayıda tunçtan eser görürler… Bu iki arkadaş tamamen tesadüf eseri, Kıbrıs arkeolojisi için 2000’li yılların başındaki en önemli keşiflerden birisini yapmışlardır.”
Eski Eserler ve Müzeler Dairesi tarafından yapılan ilk müdahalenin ardından arkeolojik yerleşim yerinin, arazinin jeolojik yapısına uygun olarak topografyanın da etkisiyle erozyonla, kaçak kazılar ve arazi üzerinde yapılan tarım nedeniyle yoğun bir şekilde yok olmakta olduğu anlaşılmıştır. Bunlardan dolayı söz konusu alanda bir kurtarma kazısının zorunlu olduğuna karar verilmiştir. Bu gelişmenin ardından DAÜ Doğu Akdeniz Kültür Mirasını Araştırma Merkezi (DAKMAR) sorumluluğunda ve TC Yardım Heyeti’nin desteğiyle bölgede başlatılan uluslararası kurtarma kazılarıyla birlikte MÖ 1200 yılına ait bir yerleşim yeri açığa çıkartılmaya başlanmıştır.
Deniz seviyesinden yaklaşık 152 m. yükseklikteki bir tepe üzerine inşa edilen Kral Tepesi yerleşim yeri, tepenin en üst bölümünde yer alan plato ile aşağıdan yukarıya doğru uzanan birçok terasın üzerine inşa edilmiştir.
Yerleşimin Güney Plato bölümünde bugüne kadar Kıbrıs’ta Geç Tunç Çağı mimari yapılarda görülmeyen yuvarlak ve köşeli mimarinin bir arada kullanıldığı farklı bir yapı tarzı açığa çıkarılmıştır. Bu bölümünde yapı ana kayanın düzeltilmesi ve daha erken döneme ait mimari unsurların kullanımıyla inşa edilmiştir.
Kral Tepesinde yer alan birden çok katlı binalar, gerek yönetim gerekse dini amaçlı olarak kullanılmış olmalıdır. Yapılar içerisinde bulunan eserlerin niteliği ve Kral Tepesi yerleşim yerinin özellikleri düşünüldüğü zaman yerleşim yerinin kullanıldığı dönemde tamamıyla ayrı bir rol üstlendiği anlaşılmaktadır. Yapı içerisinde açığa çıkartılmış olan kaliteli seramik grupları, tunç eserler, mühür ve Kıbrıs’a özgü bir yazı olan Kipro-Minos yazılı kaynaklarından yola çıkarak güney plato bölümünde
bir toplumsal-siyasal örgütlenme yapısının olduğu anlaşılmaktadır.
Bilimsel çalışmalar sonucunda gün yüzüne çıkartılan arkeolojik eserlerden yola çıkarak Kıbrıslı özelliklerin yoğun olduğu Kral Tepesi yerleşim yerinin günümüzden 3200 yıl önce önemli bir konuma sahip olduğunu söy¬lemek mümkündür. Merkezi bir yerleşim yeri olan Kral Tepesi deniz aşırı kültürlerle de yoğun bir ilişki içerisinde olmuştur. Özellikle Anadolu, Suriye-Filistin-İsrail ve Ege bölgesi kültürleri ile ilişkileri arkeolojik kalıntılarla da ispatlanmıştır.
Geç Tunç Çağında Mısır, Hitit, Ugarit vesikalarında adı geçen Alashyia ülkesinin Kıbrıs adası veya Kıbrıs’ta bir yerleşim yeri olabileceği genel olarak kabul edilmek¬tedir. Bu dönemin en önemli kentlerinden birisi olan Kral Tepesi büyük bir olasılıkla Alashyia ülkesinin önemli yerleşim birimlerinden birisidir. Ancak Alashyia ülke¬sindeki konumunun ne olduğu ise henüz gizem perdesini aralamamıştır.
Anadolu Büyük Hitit İmparatorluğu’nun son Hattuşaş kralı olan II Şuppiluliuma şöyle demektedir “... ve benimle Alashyia gemileri denizin ortasında üç kez savaşa tutuştular…. onları yok ettim...”. M. Ö. 1200’lü yıllarda yapılan bu savaşta Hitit kralı denizde Alashyia gemilerini yenmiş olduğunu anlatmaktadır. Hitit do¬nanmasının adaya ulaştığı ilk bölgelerden birsinde yer alan ve limanları aracılığıyla deniz ticaretiyle uğraştığı tahmin edilen Kral Tepesi sakinlerinin gerçekleşmiş olan bu deniz savaşında, bir rol üstlenip üstlenmedikleri veya bir rol üstlenmişlerse bu rolün ne olduğu da henüz anlaşılamamıştır.